LEYLA XAN,KÜRT MÜZİĞİNDE YENİ BİR SOLUK

Kürt müziğinin genç ve yetenekli sanatçılarından Leyla Xan, müzik hayatına geri döndü. Müziğe belli bir süre ara veren Leyla Xan 2021’in son çeyreğinde müzik hayatına aktif bir şekilde devam etti. Dinleyicileri tarafından kendisinden 2022 yılında beklenti büyük. Slow -Kurdî tarzda eserler okuyan Leyla Xan, Ez Xezal im adlı eseriyle oldukça tanınan bir ses. Mezopotamya Radyo’da eserlerine oldukça fazla yer verilen sanatçı, sosyal ve dijital medyada genç “Kürtçe müzik severler” tarafından beğeni ile takip ediliyor.

26 Ağustos 2014 tarihinde Evrensel Gazetesi’nden Şenay Kumuz imzasıyla yayımlanan yayımlanan bir röportajda, Leyla Xan i sanat hayatı hakkında bilgi vermektedir. İşte o röportaj:

Almanya’da göç etmiş bir Kürt ailenin kızı olarak büyüdünüz. Çocukluk yıllarında tanıştığımız göç ve Kürt kimliğinin sizdeki izleri neler oldu?
Küçük yaşlarda ailemle birlikte Almanya da yaşamaya başladım. Sanırım altı yaşındaydım. Üç kardeşiz, ben evin en küçüğüyüm. Babam politik nedenlerden dolayı Almanya’ya göç etmek zorunda kaldıktan kısa bir süre sonra, bizleri de yanına aldırmış. Babam aslen Urfa Siverek’li annem ise Mardin Derik’li. Ben ise küçük yaşlardan itibaren büyüdüğüm Almanya’ya ait hissetmiyorum kendimi.

Müzik hayatınıza ne zaman girdi?
Sevgili babacım Ali Almaz 1970’li yıllarda Yeşilçam da oyunculuk yapan bir oyuncuydu, ta ki Almanya’ya göç edene kadar. Zorunlu olan o göçten sonra babam sanat yaşamına ara vermek zorunda kalmıştı ve hayatta iken en çok istediği şey çocuklarının, mutlaka sanatla uğraşan insanlar olmasıydı, kendi halkına bağlı ve o değerlere sahip insanlar olmamızı isterdi. Sanırım babacığımın isteğini yerine getirmek bana nasip oldu.

ŞİVAN PERWER ALBÜMDE TEMBUR VE ISLIK ÇALIYOR

Şivan Perwer’le çalışmaya başlamanız nasıl oldu?
Şivan Perwer babamın arkadaşı, yakın dostuydu yani çocukluğumu bilen bir isimdi. Ayrıca bizimde çocukluğumuz onun şarkılarının dinlemekle geçti tıpkı binlerce Kürt çocuğu gibi. Şarkılarının sesini yüreğimde hissettiğim çok değerli bir sanatçıdır. Şivan Perwer, bana daha önce defalarca gel sana albüm yapalım demişti ama ben o zamanlarda istemedim, sanırım kendimi hazır hissetmiyordum. Sonra gidip ben teklif ettim artık hazırım ve albümü yapabiliriz dedim. Uzun süren bir çalışma dönemi başladı ve çok önemli stüdyo deneyimleri de yaşamış oldum.

Perwer’le başladığını albüm çalışmaları nasıl geçti?
2011 yılında başladık ilk çalışmalara, albümü dediğim gibi Şivan Perwer ve Hakan Akay’la birlikte hazırladık. Albümde 9 eser var. Perwer ile düet yaptık. Üstelik Perwer albümde Tembur ve ıslık çaldı farklı şarkılarda. Bir parçada da şiir okuyor. Anlayacağınız, büyük bir destek verdi bana.

Şarkılarınızı seçerken neye göre seçtiniz, hikayeleri var mı?
Bizim toplumumuzda genelde şöyle bir eksiklik var, genelde kadınlar erkeklerin dili ile yazılmış aşk şarkılarının seslendirirler, ben böyle bir şeyin olmasını istemedim mesela benim okuduğum eserlerde, kadınların erkeklere hitap ettiği bir durum var yani onların dilinden onların yüreğinden. İstediğim tam da buydu. Mesela “Ez Keçikek Gundî Me” şarkısı, köylü bir kızın aşkının dile gelmesi annesine; “anne beni neden zorla veriyorsunuz, ben bir ceylanım güzel bir kızım sevmediğime vermeyin” diye isyan ettiği bir şarkı.
Yine “Darên Mazî” oda yine bir aşk hikayesi, bir kadının bir erkeğe söylediği bir aşk hikayesi. “Dayika Delal” bir annenin hasretini anlatan bir ezgi, ve İran Kürtlerinden dengbej İbrahim ustanın eseri.
“Gelî Dilo” halka hitap ettiği bir eser birlik olalım diye çağrıda bulunuyor, aynı zamanda bir aşk şarkısı. “Cewdik” de bir aşk hikayesi yine daha önce hiç seslendirilmemiş. “Darên Mazî” mesela bizim Mardin yöresinde kemençesi ile tanımış dengbejlerimizden Mirade Kine’ye ait bu yüzden albümün adını “Stranên Dile Min” (Yüreğimin Şarkıları) koydum.