Olası depremin beklendiği kentlerden önlem alma çağrısı

AMED – Olası bir depremin konuşulduğu Bingöl’de (Çewlîg) İMO Temsilcisi Emre Bulşu, depreme dayanıklı olamayan yapıların yüzde 25’inin yenilenmesi gerektiğini belirtirken, İMO Gever Temsilcisi Serhat Kotluk ise, Dilimli Barajı’na dikkat çekti.
Maraş merkezli 6 Şubat’ta meydana gelen 7,7 ve 7,6 şiddetindeki depremler 11 ili etkiledi. Resmi açıklamalara göre, depremde şu ana kadar 44 binden fazla kişi yaşamını yitirdi. Geniş çaplı depremlerin ardından, depremin etkilediği fay hatlarında olası depremler de konuşulmaya başlandı. Uzmanlara göre, İstanbul, Adana ve Doğu Anadolu Fay Hattı üzerinde bulunan Bingöl ve (Hakkari)Colemêrg’de olası depremlerin merkez üssü olacağı tahmin ediliyor.
Olası depremin beklendiği Hakkari’de kentin durumunu ve alınması gereken önlemleri değerlendiren İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Gever Temsilcisi Serhat Kotluk, ovaların imara düzensiz açılması, çok katlı yapıların yapılması ve denetimsiz yapıların artması nedeniyle Colemêrg’de meydana gelebilecek olası bir depremin ağır can ve mal kaybına yol açabileceği uyarısında bulundu. Kotluk, geçmişte meydana gelen bölgesel depremlerin etkisiyle oluşan kırıklı, çatlaklı ve heyelanlı bölgelerin mevcudiyetine rağmen bu tür alanlardaki yapılaşmaların yoğunlukla ve hızla devam ettiğini işaret ederek, bunun depremin hasarını genişleteceği görüşünü dile getirdi.
‘TEK YOL KAPANIRSA KRİZ KAÇINILMAZDIR’
Can ve mal kaybının azaltılması için alınacak önlemleri sıralayan öncellikle bir kriz masasının oluşturulması gerektiğini vurgulayarak, diğer önlemleri, “Kat yüksekliğine belediye meclis üyelerinin değil yetkin mühendislerin karar vermesi gerekmektedir. İl, ilçe ve içinde diri fay geçen köy yerleşimleri başta olmak üzere şehrin bütünündeki yerleşiminin tamamında mikro-bölgeleme çalışmalarının yapılması gerekmektedir. Şehirdeki devlet kurumlarının deprem sonrası ile ilgili envanter bilgisini halka açıklaması ve güncellemesi, elektrik, telekomünikasyon altyapısındaki sorunların giderilmesi ve güçlendirilmesi gerekmektedir. Yapı denetiminde denetleyen ve denetlenen arasında kurulan bağın önüne geçilmeli ve sağlıklı bir kontrol mekanizmasının oluşturulması da göz ardı edilmemelidir. İl düzeyinde kurtarma ve acil yardım planlarının hazırlanması ve geliştirilmesi, gerektiğinde bölge teçhizat merkezleri kurulması ve kritik malzemelerin stoklanması, alarm ve erken uyarı sistemlerinin kurulması gerekmektedir. Gever’de (Yüksekova) olası bir depremde şehre giriş için mevcut olan tek yol kesilirse ulaşım sorunu yaşayacağı ve kriz yaşatacağı kaçınılmazdır. Bu ihtimal göz ardı edilmemelidir. Yüksekova’da bulunan Dilimli Barajı’nın deprem için hassasiyetli denetim ve incelemeden geçirilmesi gerekmektedir. Olası bir felakette baraj Yüksekova için çok büyük bir tehlike arz etmektedir. Her kurum kendi sorumluluğu ve görevi bilincinde hareket ederek depreme hazırlık konusunda görevlerini yerine getirmelidir” sözleriyle sıraladı.
‘YAPILARIN YÜZDE 25’İ 2003 ÖNCESİ YAPILAR’
İMO Çewlîg Temsilcisi Emre Bulşu ise, Çewlîg’de 7.2 ve 7.4 üzeri olabileceği tahmin edilen olası depremin etki alanının Dersîm, Xarpêt, Erzirom, Erzîngan, Mûş, Amed ve Bedlîs’i kapsadığını hatırlatarak, Çewlîg’deki mevcut yapıların yüzde 25’inin 2003 öncesinde inşa edildiği bilgisini paylaştı. Erken yapılaşmanın riski artırdığına işaret eden Bulşu, “2003 öncesi yapılan yapılar çok riskli kategoride yer alıyor. Bunun sebebi ise bu yapıların beton kalitesi. Kentsel dönüşüme başvuran, yaklaşık 160 yapıdan alınan sonuçları incelediğimizde, beton mukavemetinin minimum 25 megapascal (Mpa) olması gerekirken, çıkan en yüksek değer 10 Mpa. Hatta bazı yapılarda karot makinesiyle aldığımız örneklerin laboratuvar sonucunu alamıyoruz bile, o kadar ki gevrek bir durumda. Aynı zamanda bu yapıların demirlerinin mevcut deprem yönetmeliğinde bulunan nervürlü demir olması gerekirken, o dönemde yapılan yapıların düz yani nervürsüz demir olduğu biliniyor. 2003 öncesi yapılar, teknik olarak da çok eksikleri var hatta hiç mühendislik hizmeti görmemiş yapılardır” ifadelerini kullandı.
‘ÖNLEM ALINMAZSA TESPİTLE KALMIŞ OLURUZ’
Mereş merkezli depremlerin ardından, yaklaşık 90 gönüllü mimar ve mühendisle saha çalışması yürüttüklerini dile getiren Bulşu, “Bir yandan hasar gören yapılar inceleniyor. Aynı zamanda bu incelemeler gerçekleşirken de yapı envanterleri çıkarılıyor. Diğer yandan da yapı envanterleri, yani yapı stokunun ne durumda olduğunu belirlemek için çalışmalar başlattık. Bu çalışmaları yapıyoruz ama buradaki asıl sorun biz hasarlı yapıları tespit ettikten sonra bunlar nasıl yenilenecek? Biz yapıyı tespit edip yapı sahibine sunduğumuzda, mevcut ekonomik koşullar da göz önünde bulundurulduğunda yenileme olasılığı çok düşük. Bu konuda yerel yönetimlerin değil merkezi yönetimin destek sunması, avantaj sağlaması gerekiyor. Aksi takdirde biz sadece hasarlı yapıları tespit etmekle kalmış olacağız” diye konuştu.
‘EYLEM PLANININ HAZIRLANMASI GEREKİR’
Bölgede yaşanabilecek bir depremin etkilerini en aza indirmek için eylem planlarının yapılması gerektiğinin altını çizen Bulşu, “Deprem öncesi yani şuan başladığımız yapı stokunu belirlemek ve olası bir depremde hareket etme amacıyla, deprem anında ve sonrasında yapılması gerekenler şeklinde eylem planlarının hazırlanması gerekiyor. Her ilin, özellikle riskli olan illerde bu eylem planlarının ivedilikle yapılması lazım. Bu planlar yapılırken uygulanabilir planlar olması lazım. Sadece kâğıt, makale üzerinde yapılan planların olmaması gerekiyor. Yurttaşlarımızın da bu konuda bilinçli olması gerektiğini düşünüyoruz. Bizim verdiğimiz raporları dikkate alıp imkanı olanların bu yapıları derhal boşaltması gerekiyor. İmkanı olmayanlar için ise merkezi yönetimin bir şeyler yapması gerekiyor. Çünkü çok büyük bütçeler gerekecek ve bu bütçe de yerel yönetimlerde mevcut değil” şeklinde konuştu.